Garip

Biri yemyeşildi, büyüktü; seçilirdi en derin karanlıkta.
Diğeri mat, küçük mü küçüktü; savrulurdu ufacık bir rüzgarda.

Yaklaştı büyük olan, sonra gerildi; gücünü topladı, hazırlandı o ana.
Aniden kendini bırakıverdi, ikisi bir oldular o anda.

Bitmişti her şey, küçük olan için, pat diye düşüvermişti yere.
Büyük olan baktı yere, dedi niçin; niçin öldürdün onu boş yere.

Adam düşündü.
Gözleri bir yerdeki ölü kelebeğe,
Bir de elinde tuttuğu o kelebek şeklindeki sinekliğe kaydı.
Garip dedi, garip. Sadece garip.