Çoktan seçmeli hayatlar
Bıktım! Ve hatta sıkılıp üzerine bir de usandım! A-be-ce-de. Ee? Nereye kadar ama değil mi? Açıkçası işin mantığını da henüz kavrayabilmiş değilim. “Sınav geldi sen hâlâ kavrayamadın mı?” demeyin şimdi bana. “Sistem yanlış!” diyoruz; evet yanlış. Hem de baştan sona yanlış! Ama sırf söylenmekle olmuyor bu işler, çözüm de üretmek gerek. Ben de soru çözeceğime oturup düşündüm ve de yeni bir sistem buldum. Ahanızda şöyle:
Öğrencilerin %90’ı okula başladıklarında korkarlar. Burası neresi? Annem nerede? Kendimden biliyorum, farklı bir mekanda ağlaşıp duran onlarca yabancı çocukla aynı odadasınız. Başınızda yine tanımadığınız bir bay/bayan. Yavaş yavaş okula ısınsanız bile yine de her sabah geri geri gider ayaklarınız. Çözüm? İlk beş yıllık ilkokul öğrenimleri boyunca öğrencilerin eğlenceli aktivitelerle bir şekilde derslere yönelmeleri sağlanır. İnsan istemediği sürece ona ne kadar şey öğretebilirsiniz ki? Çocukların koşa koşa gittikleri, eve dönmek istemedikleri bir okul hayal ediyorum… Sonraki üç yıl her ders ile ilgili her konu en yüzeysel biçimde ele alınır. Bu süreç sonucunda öğrencinin başarısı, yetenekleri, istekleri ve hayalleri göz önüne alınarak uygun bir liseye yerleşimi sağlanır. Ama bu liseler bildiğimiz liseler değildir. Öğrenci burada istediği konudan dersler alabilmektedir. Belli sayıda ders almak zorunludur, gerisi öğrencinin arzusuna bağlıdır. Ayrıca bu liselerde sınav da yoktur, yerine bir puan sistemi bulunur. Öğrenciler girdikleri derslerden ciddi ödevler alırlar ve kimi zaman tek başlarına, kimi zaman da gruplar halinde ödevlerinin sunumlarını yaparlar. Öğretmenleri tarafından değerlendirilirler ve belirli bir puan alırlar. Öğrenciler sadece derslerden değil, katıldıkları sosyal aktivitelerden de puan kazanabilmektedir. Lise öğreniminin sonuna gelindiğinde, öğrenci sahip olduğu toplam puana göre istediği bir üniversitenin istediği bölümüne girebilir.
Bu mudur, bence budur. Biraz baştansavma oldu, pekçok eksiği var kabul ediyorum. Ama üzerinde çalışılırsa şu anki sisteme tabiri caizse “beş basacağından” eminim. Ezbere dayalı bir sistemde yalandan başarılar kazanıyoruz. Sonuçta yanlış bir sistemde yanlış bir şıkkı işaretlemişim, ne farkeder ki?