Mavi

Ne demiştim en son? “Sadece inan.” Korkarım inancımın bir kısmını bu süreç içerisinde yitirdim. Aslında tam olarak söyleyemem, hiçbir şey kesin değil. Ama yaşadıklarım beni derinden etkiliyor, burası da bir gerçek. Yavaş yavaş değiştiğini hissederdim hep hayatın. Artık ben hayattan daha hızlı değişiyorum sanırım. Hayat bana yetişemiyor; ve işin ilginç yanı, ben de kendime yetişemiyorum zaman zaman. Kontrol bende değil sanki. Özellikle de bu sıralar, sadece bir aktörmüşüm gibi hissediyorum kendimi; ki bu beni inanılmaz derecede rahatsız ediyor. İşin bir diğer ilginç yönü de şu ki, hamlelerin çoğunu biliyorum. Ama bu yine de ipleri elime almamı sağlamıyor. Ben sadece oynuyorum, bir yandan da yaratıcılığımı kullanıyorum. Tuval önümde, resim aklımda, fırça ve boyalar elimde. Durmadan boyuyorum, yorulmadan. Arada bir birileri izlemeye geliyor, bazıları da resmime müdahale ediyor. Hayır! orası mavi olmayacak! Gökyüzü mavi olacak diye bir kural mı var? Bu benim resmim, ama korkarım bitene kadar pek bir şeye benzemeyecek. Bitecek elbet, elbet bitecek. Tek ümidim yarım kalmaması…

Evet, bazı şeylere olan inancımı yitirdim. Bunun birkaç sebebi var. Yeni parıltılar yakaladım hayatta. Bazılarını anladım, bazıları da karanlığa geri döndüler. Düşündüklerimin bazıları mantığıma ters düşmeye başladı, bazıları anlamlarını yitirdiler… Hayatı sorguluyorum, nedenlerle sonuçları karşılaştırıyorum. Yeni uyumsuzluklar farkettim, yeni hatalar. Peki yeterli mi? Elbette ki hayır. Duracak mıyım? Asla. Kurtulmaya çalışmıyorum şimdilik, izin veriyorum hayatın beni yıpratmasına. Çünkü biliyorum ki o da saklanırken bilinmek istiyor. Keşfedilmeyi bekliyor küçük bir çocuk gibi, bulunmamak için saklanmıyor karanlıklara. Sadece çekiyor örtüsünü üzerine ve bekliyor… Bilerek yıpranıyorum ben de. Çünkü biliyorum, başka yolu yok. İlla ki ters yönde ilerleyeceksin yürüyen merdivenlerde.

Tüm bunların yanısıra bazı şeylere olan inancım sapasağlam duruyor. Bunlardan birincisi, kendime olan inancım. Biraz tembelim, doğrudur. Ama kolaya kaçmıyorum her konuda. Buna ek olarak hayata olan inancımı da kaybetmiş değilim. Her şeyin, ama her şeyin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Aksine de asla inanamam. Şu an bu satırları yazıyorsam mutlaka bir nedeni vardır. Biliyorum ki bu kelimeler, bir gün gelecek anahtarlara dönüşecekler. Yeni kapılar açacaklar zihinlerde. Ama geniş çaplı düşününce ne yazıkki neden-sonuç bağlantısını kaybediyorum. Nedenlerin nedenini arıyorum adeta. Olmalı, olmak zorunda. Evet doğrudur, biraz da nedensizlik korkusuna yenik düşüyorum burada. Ürkütüyor beni nedensizce yaşamak.

Sonuç olarak, hâlâ daha hayatımın bir amacı olduğuna inanıyorum. Amacımın amacımı aramak olması ise en büyük korkum. İşte o zaman…

Comments

  1. Anonymous

    yaşadığım şeyler. kafam karışık.

    geniş çaplı düşününce ne yazıkki neden-sonuç bağlantısını kaybediyorum.

    aynen öyle